Hyllarima

Wallarima/Asarcık ve Hyllarima Antik Kenti Kazı ve Araştırmaları

Hyllarima antik kentinde 2021 Ekim ayında, Wallarima’da (Asarcık Tepe) 2022 Mayıs ayında Muğla Valiliği ve Kavaklıdere Belediyesi’nin destekleriyle, Muğla Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Bekir Özer’in bilimsel sorumluluğunda kazı çalışmaları başlamıştır. İç Karia olarak adlandırılan bölgeyi, bugünkü Muğla ili, Menteşe, Yatağan, Kavaklıdere ve Milas ilçe sınırlarında yer alan, kıyı kesimlerin gerisindeki Karia toprakları oluşturmaktadır. Hyllarima, Muğla ili, Kavaklıdere ilçesi Derebağ mahallesinde, Wallarima (Asarcık Tepe) ise Çayboyu mahallesinde konumlanmıştır.
Bilindiği gibi Batı Anadolu’nun etnik ve siyasi örgütlenmesi ile ilgili ilk bilgileri Hitit metinlerine borçluyuz. Bölge yerleşmelerinin adı ise Hitit krallarının Batı Anadolu’ya geçekleştirdikleri seferler sırasında izledikleri güzergahları ve ele geçirdikleri krallık ve kentlerin anlatıldığı metinlerde karşımıza çıkar. Asarcık Tepe’nin yaklaşık 1.5 km kuzeydoğusundaki tepede ilk çağ kenti Hyllarima yer alır. İsim benzerliğinden dolayı bu yerleşim veya bölgenin Hitit metinlerinde adı geçen Wallarima olduğuna inanılmaktadır.
Hyllarima’nın Tunç Çağı, Erken Demir ve Arkaik Dönem yerleşimi Çayboyu/Kıllıaliler Mahallesi Asarcık Tepe üzerinde yer alırken, Bugüne kadar gerçekleştirilen kazı ve araştırmalar sonucunda Asarcık Tepe’nin MÖ 3. Binyılın başlarından itibaren yerleşim gördüğü anlaşılmıştır. Oldukça dik bir tepenin düzlüğünde konumlanan yerleşim izleri, sonraki kültürel dönemlerde sürekli tahrip edilmiştir. Bu nedenle Asarcık Tepe’nin kültürel sürekliliğini oluşturan tabakalar Orta Çağ ve Erken Hellenistik Dönem dışında son derece sınırlı veriyle günümüze ulaşmıştır. MÖ 2. Binyıl yaşam izlerini taş ve kerpicin yapı malzemesi olarak kullanıldığı mekân temelleri oluşturur.  Yine bu mekanlar ile bağlantılı çoğunlukla çanak çömlekten oluşan yer yer taş alet ve dokumacılığın izlerinin işareti olan ağırşakların ele geçirildiği materyal kültürü bileşenleri ile de karşılaşılmıştır. MÖ 1200 ile MÖ 330-320 yılları arasında yerleşimin devam ettiğini ise Kıyı Ege ve İç Batı Anadolu ile bağlantılı çanak çömlek buluntular kanıtlar. Bu süreç ile ilişkili tepenin doğu ve güney yamaçlarında yer yer iyi korunmuş olduğu gözlenen Demir Çağı suruna ait kalıntılar görülebilmektedir.
Tepede karşılaşılan son kültür dönemi Orta Çağ ile ilişkilidir. Bugün buraya gelen birini yer yer 3.5 m yüksekliğinde korunmuş kuleler ile desteklenmiş, 2.5 m yüksekliğinde ve 2 m kalınlığında sur duvarları karşılar. Savunma sisteminin içi son derece sık bir mimari dokuya sahiptir. Bazı mekanlarda gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ve sur duvarı üzerinde özellikle kapıların olduğu bölümdeki kazılar, tepenin MS 13. yüzyılın ilk yarısında yangın geçirdiğine işaret eder. Bu veri bizi şaşırtmaz çünkü bölgenin Menderes Vadisi üzerinden gelen Türk akınlarıyla feth edilmesinin somut arkeolojik kanıtı olarak görülmelidir. Dolayısıyla Asarcık Tepe’nin bulunduğu bölge çağlar boyunca güneybatı Anadolu’yu hakimiyeti altına almak isteyen tüm güçlerin zorunlu geçiş güzergahlarından biridir. Söz konusu bu durum günümüze ulaşmış arkeolojik mirasın oluşmasına da yansımıştır.
İlerleyen dönemlerdeki çalışmalar, yerleşimin yapı kalıntıları günümüze ulaşmış olan Tunç Çağı, Hellenistik ve Orta Çağ tabakaları, Hellenistik öncesi ve Orta Çağ savunma sisteminin anlaşılması ve yerleşimin kronolojisinin belirlenmesine yönelik olarak planlanacaktır.
Hyllarima’daki yapılar MÖ 4. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arasına tarihlendirilmektedir. Yerleşim, bölge yerleşimleri arasında kalıntıları korunarak bugüne ulaşmış olması ile dikkat çekicidir. İç Karia’yı Menderes Vadisi’ne bağlayan aynı zamanda Stratonikeia’dan gelip Aphrodisias’a ulaşan önemli yol güzergâh ağı üzerinde yer alan Hyllarima yerleşimi, MÖ II. binden itibaren varlığından söz ettiren önemli bir konumdadır.
            Hyllarima’da yürütülen çalışmalarda şu ana kadar kentin anıtsal yapılarının, sivil mimarisinin ve topografyasının anlaşılmasına ağırlık verilmiştir. Bu çerçevede kent merkezinde yer alan Tümülüs, Tiyatro ve Agora gibi kamusal yapılarda yürütülen kazı çalışmalarının büyük bir çoğunluğu tamamlanmıştır.
Bu yapılar, Karia bölgesi kentleri arasında inşa edildikleri dönemden bugüne kalıntıları en iyi korunmuş yapılar olmalarıyla da yerleşime değer katmaktadır. Agora’da 2023 yılında yürütülen çalışmalar tiyatronun sahne bölümünde olduğu gibi Agora’nın stoasının da bir depremle yıkıldığına işaret eder. Hyllarima’da yaşanan bu depremler sonucunda yeniden imar faaliyetine dair yazıtlar ve tadilat evreleri açığa çıkarılmıştır.
Kentin etrafını çevreleyen sur hatları temizlenmiş, ana cadde ve ara sokak hatları temizlik çalışmaları sonucunda belirlenmiştir. Tiyatronun güney doğusundaki yamaçlarda ise kaya oygu mekanlar açığa çıkarılmıştır. Burada karşılaşılan taş kesme izleri alanın ilk olarak taş ocağı, sonrasında ise farklı amaçlara dönük yapı birimleri şeklinde kullanıldığına işaret etmektedir.
             İlerleyen dönemlerdeki çalışmalarda anıtsallığı gözle görülebilen tiyatro sahne binası, agora, anıtsal teraslar, sur duvarları, bouleuterion ve anıtsal mezarlarda kazı çalışmalarına devam edilecektir. Bunun yanı sıra kazısı tamamlanan yapıların konservasyonlarına yoğunlaşılırken, restorasyon projelerinin de eş zamanlı olarak hazırlıkları yapılmaktadır.     



Hyllarima - Agora



Hyllarima - Doğu Kapı



Hyllarima - Tiyatro



Asarcık Tepe - Demir Çağı Kulesi

 
Asarcık Tepe - Tabakalanma